SEVGİLİLER GÜNÜ


İlk sevgilimi hatırlayamayacak kadar küçük olduğum için,  adının Mehmet olduğunu bilmeniz yeterli:)) 

İlkokulda tüm kızların aşık olduğu dünya tatlısı bir çocuk olan Mehmet, hayal meyal  biz kızların  sıkıştırıp, çikolata şekerlemelerle kandırıp, misket oyununa davet ettiğimiz ve hep bizimle ilgilensin diye dikkatini dağıttığımız geliyor. 

Aşk güzel bir şey ulvi bir şey, özlenesi aranılası, bulduğumuz anda da kaybetmekten en çok korktuğumuz şey.
Bir insanın sizi sevmesi, şefkatli kollarıyla sarıp sarmalaması, gece başınızı yastığa koyduğunuzda hep onun hayalini adını düşünmek, tanıştığınız andan itibaren, her günü her saniyeyi kafanızın içinde hayaller ötesinde yaşamak yaşatmak işte bu gerçek aşk. 
Ergen olduğum zamanlarda, sinemaya gitmek el ele tutuşmak gizli kaçak buluşmak, bazen anneye bazen de babaya yakalanmak, evin ortasında zırlayarak çalan telefonla sabahlara kadar konuşmak, 2 mektup, 2 gözyaşı, 2 kar tanesi, belki de öğrenci olmanın getirdiği şaşkınlık ve gerçekten aşık olarak,  hissederek içten kalpten bir sevgiyle sevmek gerçek aşktı. 
 Bazı güzel anlar anılar unutulmuyor, sevgililer gününde  size hediye edilen  minik bir müzik kutusu gibi....
Bugün bile hala  sesini hatırladığım, şimdi kim bilir nerelerdedir  bilemediğim,  ortada buluşup öpüşerek birleşen  japon modelli müzik kutum, güzel sesli serenomim benim... 
Aşk çocukken başka, ergen olduğunuzda başka fakat kendinizi bulduğunuz 30'lu yaşlarda ise bambaşka. 
Gözü kapalı gittiğiniz anlık seyahatler, uçak biletleri, kıyıda köşede saklanmış albümler, tatiller, her güne ayrı uyandığınız pembe, mor beyaz güller, özenilen saçlar özenilen gözler. Sevdiğimiz kokular, ve kalpte ince bir sızıyla hissettiğimiz o olmaz olası hastalık derecesindeki tutkulu aşk:)))
Aşkı düşününce, ünlü düşünürler yaşa gitsin diyorlar, hesapsız çıkarsız, maddiyatsız, yok öyle bir şey arkadaşlar, 
Aşk bir oyundur, hatta bana kalsa strateji oyunu, şah mat...kaleler fillerle kazanılan...
Neden ilk sevdiğini söyleyen kaybeder dersiniz? Aşka kim daha çok meyilliyse en çok o üzülür aşkta:))
Aşk bence  ilahi adalet, savaşta kazanan taraf, yenilen için yangın afet yeridir. Hodri meydan arenadır aşk.
Bence her şeyde bir  eğitim  olduğu gibi aşkında   kendi içinde eğitimleri sınavları olmalı. 
İnsan ilişkileri ,sevmek, aşk bambaşka nede olsa..
 Aşk  dediğimiz şey,  hem  yakar geçer, hem de ağlatır geçer. 
Güzel sandığımız aşk kitaplar da filmler de  öyküler de  şevkle zevkle anlatılan şey  aslında delerde geçer:))
Kesinlikle hastalık olduğunu ruhsal anlamda bağımlılık yaptığını inanıyorum aşkın:)) belki vitaminsel yanı da vardır.
Aşkın içinde tutku da  varsa evlaa:))) yandı gülüm keten helva:))
Yok şöyle biraz mantığımı da  baş köşeye koyayım   diyorsanız, aşkın dışında dış gebelik halli bir şey yaşıyorsunuz derim. 
AŞK'ın  içinden bıçak, ok ve bir nevi ne kadar delici malzeme varsa;  çiziyor,kesiyor, incitiyor gibi AŞK.
Valla yazarken  benim içim ürperdi. 
Kadın, erkek, genç yaşlı  herkesin içinde yaşayan, nefes almak isteyen  bir virüs  gibi aşk:)))

Herhalde aşkı öğrenerek yaşamak, karşındakini iyi anlamak, iyi izlemek, iyi dinlemek, iyi süzgeçten geçirmek gerek;   Dedim ya aşk kurallı bir şey, aşkta olmayan tek şey, bence şeffaflık, herkes kendine göre yaşıyor aşkın büyüsünü de aşkın cefasını da sefasını da. 

Aştan ziyade karşı cinsle temas etmeyi, onlaşmayı, onun gözünden hayata bakmayı öğrenmek gerek, 
 Öğrenerek yaşamalı insan, öğrenmeden, görmeden, rol model yapmadan, akıl hocalarının kapılarında yatmadan AŞK öğrenilmiyor zahir. 

Aşk'ta anlaşmak da çok önemli, aynı şeylerden keyif almasan bile zıt yönlerden farklı şeyler öğreniyor insan. Karşınızdaki durgun ve içsel biriyse, hareketli yapınız ona iyi gelebilir, tutumlu olmanız, eli  açık  partnerinizi  kontrollü yapabilir. 
İlişkiler hakkında hiç bir şey bilmiyor olabilirsiniz belki partneriniz bunu size  daha iyi öğretebilir, sevgi için aşk için, güzel bir yaşam için  fazla mesai fazla anlayış geliştirip hayatı daha kaliteli yaşamak bence mümkün.  


Ben aşkı da aşksızlığı da çok iyi biliyorum, yeter ki sağlığımız iyi olsun, gönlümüz muhabbet vari dolsun, bizi dinleyecek, hissedecek, kalbi saf temiz insanlar olsun. 
Gelecek  cefalar  sefalarda bizlere  uğur olsun. 

14 Şubatınız Aşk'la değil sevgiyle kalıcı olsun.:))
Gökten üç elma düşürmüyorum, aşağıda görsel hikayeler devam eder güzel okuyucularımıza da inceleyerek düşünmek düşer..

Aşk da bir sanattır nasıl olsa yaşamı es geçmeden tüm kalbimizle tutkumuzla hissettiğimiz. 

TÜLİN ÖZKUL 2018  SEVGİLİLER GÜNÜ ANISINA 



Sevgililer gününde bir şey almayın güneşin doğuşunu izleyin.

Gece açıkan sevgilinize sandviç ve peynirli omlet yapın. 


Kavga etmeyin, küs olsanız da elele yağmurda dolaşın.




Geleceği programlayın, hesap kitap yapın, tatil hayalleri belki de Amerika hayalleri kurun:))


Sevgilinizin mutfağınızı ele geçirmesine izin verin.
Birlikte kitap okuyun..

Birlikte kahve için, kahve içmek için zaman yaratın..




Yorumlar

  1. Harika bir yazı beni alıp taaaa eski günlere götürdü kaleminize emeğinize sağlık okurken hiç bıkıyor insan çok ama coook güzel duygulandım resmen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sezer Taş, bu duyguları yaşatabildiysem ne güzel, inceliğiniz için çok teşekkür ederim.

      Sevgiyle kalın mutlu kalın musmutlu ama aşkla kalın.

      Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AVŞA ADASI & ERDEK & KİRAZLI MANASTIRI KEŞİFTEYİZ

YENİ YIL GAZELLEMESİ

ISLAND OF MARMARA

METAMORFOZ GÖKÇEADAM

KAMP VE DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE ARA ÖĞÜN / SMOOTHİE ÇEŞİTLERİ

Frida Kahlo'nun Renkli Dünyasında Olmak.