Uzak rotaları yürüyüp arşınlamak, yol haritaları çıkarmak en güzel keşfedilesi yerleri bulmak hep benim işim..
Uzak rotaları yürüyüp arşınlamak, yol haritaları çıkarmak bazen de bilinmez kanyonların içinde kaybolup en güzel keşfedilesi yerleri bulmak hep benim işim..
Aslına bakarsanız ben bu gezi işlerini taa çocukluğumdan itibaren çok sevdim..
Keyif aldığım yerlere, sevdiğim insanları usanmadan tekrar tekrar götürmek aynı keyfi onların da almasını sağlamak hep benim işimdi..
Beni yakinen tanıyan dostlarım senin mesleğin turizmcilik, bu işi yapmalısın gezgin olmalısın dünyayı keşfetmelisin derlerdi..
İşte şimdi tam da bu işin tam merkezindeyim..
Gezmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum bu işe zaman ayırmaktan ve yeni programlar hazırlayıp yazmaktan çok mutluyum..
Türkiye'nin tamamını gezmiş Avrupa ve Ortadoğu ülkerinden bir kaçını gezmiş biri olarak 2025 yılı olarak hedefim dünya üzerinde ki tüm yabancı ülkeri sırasıyla görmek..
Hedefte şu sıralar Kolombiya, Ermenistan , Mısır ,Tiflis, Özbekistan, Fas, Tunus, Cezayir , Almanya var..
Evrene bu minvalde enerjilerimi gönderiyorum ve Sevgili evren hem kendimi hem de bu saf ruhlu iyi yürekli ruhaniyeti ve enerjisi pozitifliği ve içindeki ışığıyla çevresini aydınlatmayı seven Tülinellasını duyduğunu umarak çok teşekkür ediyorum.
Kendimi seviyorum ve güzel olan herşeye aşığım..
Güzel yollarda yürümek güzel insanların nasihatlarını dinlemek istiyorum.
Boş insanların kuru gürültüsünden çok ama çok uzakta, faydalı alilmliğe yükselmek istiyorum..
Tek derdim insanlığa faydamın dokunması, gençlere tecrrübeli öğütler vermek, ihtiyacı olanların enerjilerini yükseltmek veya bu hayatta yerini bulamamış güzel ruhlara bir nebze olsun mutlu dokunuşlar sağlamak...
Attığım her adımın hakkını vererek, çevremden gelen boş sözlere kulağımı kısarak yola devam ne yaptığımı gayet iyi bilerek..
Zorlandığım şeyler de ise; sabır ve azimle daha fazla yol alacağıma inanarak..
Olduğun yerde durmak veya enerji vampirlerini dinleyerek bir yerlere varılamayacağını anlayalı yıllar oldu..
Her zaman kendi yol haritamı çizmekten ve kendi mutlluğumun mimarı olmaktan çok mutlu ve gururluyum..
Kendini sevme meselesi de sanırım buradan geliyor:)) Çok derinlere daldık yine asıl konumuza dönelim ve anlatalım bakalım bizim bir kış vakti Horma kanyonunda ne işimiz varmış:))
Bahar gelsin gidelim, yaz mevsimi daha güzel olur cümlelerinin aksine soğuk mu soğuk bir kış günü henüz sonbahar tamamına ermemişken baş tacımız grubumuzla birlikte Kastamonu yollarına düştük, amacımız; hem KASTAMONU'yu gezebilmek hem de HORMA kanyonlarında adını çokca duyduğumuz İlgarini mağaralarını görebilmekti.
Hava buz gibi, iliklerimize kadar donuyoruz ama olsun..Görmek istediğimiz yerlerden birindeyiz.
Öncelikle İstanbul'dan Pınarbaşı tesislerine varışımız 5,5 saat sürüyor.. Gece 1:00 gibi otobüsümüze binip fazla mola vermeden 5-6 gibi kanyon mevkiine varmış oluyoruz..
Pınarbaşı Kanyonu yemyeşil bir tabiatın insanlığa sunduğu bir mucize gibi karşınızda duruyor. Asırlık ahşap evler dikkatinizi çekiyor. ilçe merkezinden yaklaşık 3 km sonra nefesinizi kesecek Küre Dağları Milli Parkı – Horma Kanyonu girişine ulaşıyoruz..
Suyun sesi doğanın renk cümbüşü ile dans ederken, ruhunuza huzur fısıldayan kanyonda karşınıza çıkacak güzellikleri kestiremiyorsunuz. Macera, adrenalin, sessizlik, coşku ve merak.... Gözlerimiz yeşilin tüm tonlarına doymakta..
Milli parkın içinden şen çocuklar gibi usulca içeri süzülüyoruz.
Bir o yandan bir bu yandan binlerce resim karelerine ve birbirinden güzel anlara hapsoluyoruz..
Kanyon da uzunca bir süre yürüdükten sonra karşımıza çıkan yaklaşık 15 metre yükseklikten dökülen mucizevi Ilıca şelalesini hayranlıkla izliyoruz..
Zarı Çayı Ilıca şelalesine hayat vermiş, şelalenin aktığı alanda küçük bir gölet oluşmuş.. Suyun rengi yeşilin tonlarını hapsetmekte...ve göletin çevresi yemyeşil ağaçlarla kaplı..
Kanyon yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda, Valla kanyonunun ortalarında bir yerde Muratbaşı köyünün bir mahallesinin içinden, üç katlı seyir terasına çıkıyoruz..
Seyir terasından kanyonun büyüklüğü ve derinliği bütün ihtişamı ile görülüyor.
Terasın ilk basamakları insan da büyük bir heyecan yaratıyor çevremde ki uçsuz bucaksız çılgın bir manzara var, biraz bakıyorum biraz korkuyorum..
Yağmur da delice yağmaya başladı dönen merdivenlerden uçurumun derinliği görünüyor bir iki kat çıkmaya meyillenirken içime bir korku gelip saplanıyor..
Temkinli olmaya karar verip bu haşmetli ve inanılmaz güzel devasa manzaranın tadını çıkarmaya başlıyorum.
Değerli grubumuzun üzerindeki sarı mavi kırmızı yağmurluklar doğayla uyumlu bir renk cümbüşü içinden geçerek doğayla taçlanıyor..
Yola devam ediyoruz rotamız bizi küçük bir köyün çıkışına getiriyor, el yapımı tazecik yufkadan açılmış peynirli patatesli patlıcanlı gözlemelere ve tavşan kanı tazecik çaya hayır diyemiyoruz.
Ortam da yanan kuzine sobanın sıcaklığında yan yana oturmuş ve dünyanın burada durduğuna inanarak böreklerin lezzet ötesi gözlememizin tadını çıkarıyoruz.
Yağmur yağmaya devam ediyor bir çatı altına girmişiz hafiften üşümüz ama yine de banamısın demiyoruz ve karşımda yer alan hırçın karadeniz temalı güzel manzaranın tadını çıkarıyoruz.
Bazı sessizliklerde çok şeyler anlatıldığı gibi dünyanın uzak bir yerinde kendimiz mutlu yerimizi garanti görüyoruz.
İlk adımlar her nereye gidersiniz gidin ah o ilk adımlar yok mu, o ilk adımların hatırına ne kilometreler yürünmüş, insanoğlu uzaya çıkmaya bile cesaretlenmiştir.
Yol boyu gördüğümüz manzarlar beni benden alıyor.
Duvarlar da nemli bir ortam mevcut , Yosunsu sarmaşıklar gökyüzüne uzanıyor, milyonlarca beyaz kelebek sanki yakalanmamak istercesine peşinden bir nazlı gelin edasıyla koşturmaktan keyif alıyorlar.. Yine burada doğanın güzelliğine hayran kalarak yeşilin her tür tonunu görmekten bir hayreti cengizlik geçiyor içimizden..
Bu köprüler yıkılırmı diye sağına soluna bakıyorum ama oldukça sağlam yapılmış ve iyi demirlere bağlanmış olduğunu görünce içime bir ferahlık gelmiyor değil hani..
Bir an öyle bir noktaya geliyoruz ki kendimi bir film platosunda gibi hissediyorum..
Ansızın köşeden Yüzüklerin efendis Frodo çıkacakmış gibi bir atmosfer var..
Efendimis efendimiz çek bize bir horma kanyonu hatırası diyip hem afişleri hem bayrakları hem de kolay kolay kimseye göstermeyi sevmediğim artislik pozlardan veriyorum bir değil bir kaç poz babında :)))
Bu görüntülerde hem ürperdim hem hoşuma gitti, nasıl daha önce gelipte görmediğime hayıflandım..
Sonra bir rüzgar esti, yapraklar o kocaman boşluktan aşağıya nehre derelere ve suyun debisinin en yüksek olduğu mertebelere doğru savrulup gitti..
Bir kaç dakika süren bu ölümsüz an da ben değil eminim grubumuzda ki diğer bütün arkadaşlarımız etkilendiler.
Büyük bir mağara içindeyiz yarı açık yarı kapalı güneş ışıkları gölgeler haleler yaratırken tatlı rüzgarımız tam da sahnenin başrol oyuncusu kıvamında.
O an öylesine güzel ki, ışık kırmaları hafif bir güneş ve rüzgarın esinsitiyle havada uçuşan rüzgar ve beyaz toz zerrecikleri kelebek auraları içimde bir dinginlik ve mutluluk yaratmıyor desem yalan olur.
Özet geçmek gerekirse Kastamonu Pınarbaşı'ya geldiğinizde sizi harika gizemli pastoral manzaralar karşılıyor olacak arkadaşlar..
Siz isterseniz burada çadır kurabilir veya yakın yerlerde ki otellerde kalabilirsiniz biz oyumuzu Kastamonu Uğurlu konaklarından yana kullandık.. Bu sene 3. kez gittiğimiz ve memnuniyet konusunda harika duygularla ayrıldığımız otelimizin linkini merak edenler için buraya bırakıyorum. uğurlu konakları bakınız.
Programa göre devam etmeyi çok isterdik ama malesef ki yoğun kar yağışı nedeniyle ILGARİNİ mağarası EJDER ÇUKURU VE MANTAR MAĞARASI'nı göremedik.. Sonbahar havasında ki mevsim bir anda yerini göz alıcı beyaz bir aydınlığa bembeyaz karlara bıraktı.
Kar usulca yağıyor ve buraya dair içimde efsane hikayeler canlanıyordu.
Mağarayı görmeyi çok istemiştim hatta biraz içimde heyecanla karışık endişe de belirmişti.. Zamanın ta ötesinde buraya ilk ayak basanlar, mağara içine yerleşim yerleri yapıp kiliseyi de kondurmayı unutmayan tarihin en eski kavimleri...
Sorkun yaylasının uzantısında yer alan İlgarini mağarasının denizden yüksekliği 1250 metre. Dünyanın 4. büyük mağarası , içerisinde 1 Milyon yıllık sarkıt roma ve bizans dönemine ait mezar ve dini yapı kalıntıları mevcut..
Yaklaşık 200 yıllık bir zaman diliminde oluşan mağara tabii bir kayalık içinde 800 metre uzunluğa sahip..
Mağaranın girişinde bizans devrine ait olduğu sanılan yaklaşık 10 hanelik bir köy yıkıntısı bulunmakta, daha derinlerde ise duvar örülerek yapılmış patika ile inilen kilise ve mezarların bulunduğu bir salon var, burada çok sayıda insan iskeleti bulunmakta fakat ne gariptir ki bu iskeletlerin neredeyse tamamının kafatasları hazineciler ve meraklı ziyaretçiler tarafından hatıra olarak götürülmüş..
Bahar da yeniden geliriz ve bu göz alıcı kanyonun tadını daha fazla gezebiliriz diyerek şimdilik rotamızı Kastamonu'ya çeviriyoruz.
Konaklayacağımız otelimiz bu civarın en şahanesinden, odalarımız sıcacık, yemekler enfes misafirperverlik şahane daha ne olsun..
Dışarda kar yağıyor camdan dışarıyı seyrediyorum evlerine koşarak giden insanlar ve Kastamonunun kara bulanmış kalesi heybetlice önümüzde uzanıyor..
Akşam yemeğimizi güzel müzikler eşliğinde otelimizde aldıktan sonra gece nefis bir kar yağışı altında şehri gezmenin eski evlerin arasından usulca süzülmenin keyfi de bir başka oldu..
Canlı müzik keyfine olabildiğince ver çoşkuyla kendimizi kaptırdığımız konaktan ayrılmak bizim için zor oldu gerçekten..
Gece nefis bir uyku usulca yağan karın sessizliği sokak lambasını odamıza vuran sarımtrak renk geçişleriyle sabahı etmişiz..
Yorulduğumu biliyorum ama olsun değdi, program harika işliyor ve biz görmek istediğimiz ve zamanın gerisine ışınlandığımızı hissettiğimz bu toprakları çok seviyoruz.
Gece şehri karlar altında gezerken bembeyaz karların altında arkasında ki öküzü çekmeye çalışan fatma bacının heykel tasviri beni çok etkiliyor..
Çam ağaçları arasında sessizce parkın ve şehrin tam ortasında yer alan bu tasviri unutacağımı sanmıyorum..
O güzelim kahvaltının zeytinlerin peynirlerin mis gibi kızarmış ekmek ve böreklerin hakkını vererek güzeller güzeli otelimizden ayrılıyoruz.
Yeniden geleceğimizin güvenli hissiyatı ve arkamızdan onca dökülen bir maşrapa su ile uğurlanıyoruz yeni rotamıza..
Bu program 2 günlük konaklamalı bir progra olduğu için birbirlerine yakın destinasyonlar içinde küçük programlar oluşturmuştum..
Şehirden ayrılmadan önce, Kastamonu kalesine çıkıp panoramik bir şekilde şehri izlemek ve fotoğraflamak keyifliydi..
Kastamonu'dan aldığımız organik yiyecek ve yöresel simitlerle eve dönmenin keyfi de ayrıca bir güzel tabi..
Tatlısı ekşisi derken elimizde çantalarla aracımıza sığamaz olduk...
Yola devam diyerek, yoğun kar yağışı altında çevrenin büyüleyici güzelliğini izleyerek gezimizin bir başka durağı olan Safranbolu'ya gelmiş bulunduk..
Yolumuzun üzerinde bakınız Konari dipsiz göl'de yemek ve eğlence molasını da verdikten sonra istikamet Tokatlı kanyonuna rotamızı çevirdik.
Safranbolu turizm açısından gerçekten görülmeye değer bir destinasyon, evleriyle yemekleriyle tatlı ve lezzetleriyle doyulmayan ve gez gez bitmeyen bir şehir..
Tokatlı kanyonunu bilmeyen duymayan varsa özelikle araştırmalarını ve burayı ziyaret etmelerini isterim.
Farklı açılardan Kapadokya Ihlara vadisin andırsa da içeri de huzurun cennetin güzelliği mevcut..
Tahta yollar, minik şelaleler, yürüyüş rotası inanılmaz bir güzellik sizi bekliyor..
Bu rotayı bilenler şehrin diğer iki ucundan çıkabiliyor..
Yolu bazı kısımlarını sel götürdüğü için geçişlerde zorluk yaşamamız nedeniyle başladığımız noktaya dönmek bizim için daha mantıklıydı..
Gitmek isteyenlere şiddetle önerimdir, bir yaz günü kır çiçekleri eşliğinde nefis bir yürüyüşle kendinizi tazeleyebileceğiniz bu rotayı mutlaka cep haritanıza eklemenizi öneririm.
Sevgili okuyucularım, aşağıya gezimizin detaylarını bulabileceğiniz bir program bırakıyorum.
Sorularınız olrsa veya yardımcı olabileceğim bir konu olursa dönüş yaparsanız çok sevinirim.
Ayrıca Horma Kanyonun'da bize rehberlik yapmış ve çok yardımları dokunmuş rehber abimizin de iletişim bilgilerini yazıyorum. Eminim ki mağara gezileriniz de sizlere çok faydası dokunacaktır.
Geldik tatlı bir gezinin ve yazının daha sonuna yeni rotalar şimdiden oluşturuldu bile:))
Yeni gezimiz de Saraybosna, Mostar, Vişegrad Drina köprüsünü geziyor olacağız.
Daha gidilecek keşfedilecek yaşanaca ve anı birktirilecek çok yerler var..
Hepsini görmekte gezmekte fayda var, insan gördükçe meramını anlattıkça merakını giderdikçe ve sosyalleştikçe daha da insan oluyor..
Umarım sizlerle de yollarımız minik suların derelere derelerin de akarsulara nehirlere göllere okyanuslara kavuşması gibi kesişir.
Kimbilir belki sizler de Madame Savon Yolundan bir değil milyonlarca kez geçersiniz..
Güzel rotalarda buluşmak dileğiyle,
Kurumsal ve bireysel etkinlikleriniz için bize ulaşabilirsiniz.
Madame Savon YOLDA
İletişim: 0554 994 31 22
tulin.ozkul4@gmail.com
KASTAMONU HORMA YEREL REHBER
BAYRAM BAKİ İLETİŞİM +90 546 710 29 92
PROGRAM DETAYLARI HAKKINDA
1 GÜN- HORMA KANYONU / ILICA ŞELALESİ VALLA KANYONU BURGU TERAS VE KÖY EVİNDE GÖZLEME MOLASI
***Misafirlerimiz belirlediğimiz duraklardan sırayla alınacaktır. Cts gece 1:30 gibi otobüsümüz M.KÖY'den hareket edecek ve sırayla duraklara ulaşacaktır. Gece boyu kısa molalar verilecek ve sabaha karşı PINARBAŞI KAHVALTI EVİNDE kahvaltı yapacağız. İsteyenler meydanda ki köy kahvesinde tesisler açılana değin sıcak soba ve çay keyfi yapabilirler..
***2 Km'lik bir Horma kanyonu yürüyüşü ardından Ilıca Şelalesi, ardından Valla kanyonu ve Murat başı Burgu seyir terasında panaromik fotoğraflar çekineceğiz. Yol üzerinde ki özellikle PINARBAŞI TESİSLERİ yöresinde gözleme cay vs alabiliriz.
***Kahvaltıdan sonra Horma Kanyonu için yolla çıkıyoruz. Horma Kanyonunda bulunan tahta yürüyüş rotasından 3-4 km yürüyüşümüzü yapıp, kanyonun derinliklerine kadar korkusuzca ineceğiz.
Kanyonun bitimi Ilıca Şelalesi Horma Kanyonundan gelen suların döküldüğü yerdir.
Horma Kanyonu yürüyüşünüzün sonunda, karşınıza çıkan 15 metre yükseklikten dökülen Ilıca Şelalesi güzelliği karşısında adeta büyüleneceğiz. Suyun döküldüğü yerde oluşan doğal havuzun ve çevresini saran çeşitli bitki örtüsünün oluşturduğu egzotik görüntü karşısında saatlerce doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Ilıca Şelalesinde fotoğraf çekimlerimizi yaptıktan sonra çok yeni olan bilinmeyen bir kanyona doğru yola çıkıyoruz. Valla kanyonu dünyada sayılı kanyonlar arasında bulunan Valla kanyonunu seyir terasından izleme şansımız olacaktır.
Kanyon yürüyüş bitimi köy içinde sizleri çay ve kahve ziyafeti bekliyor. Ayrıca bu köyde nefis gözlemeler ve çay keyfi sizleri bekliyor olacaktır.
***Akşam Safranbolu UĞURLU KONAKLARINDA OTELİMİZE YERLEŞİYORUZ.
**AKŞAM YEMEĞİ OTELİMİZDE ALIYORUZ. *
**GECE İSTEYENLERLE SAFRANBOLU SOKAKLARINI ARŞINLAYIP CANLI MÜZİK EĞLENCESİNE KATILABİLİRİZ.
2. GÜN 24 KASIM PAZAR İLGAR-İNİ MAĞARASI , / MANTAR MAĞARASI , / EJDER ÇUKURU
***Sabah erkenden kahvaltımızı otelimizde alıp yola çıkıyoruz. YÖRESEL REHBERİMİZLE BİRLİKTE Rotamızı İLGAR-İNİ MAĞARASINA çeviriyoruz. İlgarini mağarası doğa harikası bir yer orman içi yürüyüş ve bol bol fotoğraf molalarımız olacaktır.
***Ayrıca yol üzerinde bulunan devasa mağara ve çukurlar da ziyaret edilerek fotoğraflanacaktır. İçin de birbirinden farklı sarkıt ve dikitlerin bulunduğu görenleri hayranlığa düşüren Mantar mağarası ve derinliğine ayrıca şaşıracağımız Ejder çukuru da ziyaret edilecektir.
Tüm ifadeler:
4Sen, Metin Nişancı, Doğa Sever ve 1 diğer kişiBeğen
Yorum Yap
Gönder
Henüz yorum yok
İlk yorum yapan sen ol.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder