KEDİM PITIR



Kedim bir sene önce  öldü...

 keşke yaşasaydı,  yaşamasını öyle çok isterdim ki size bunu anlatamam..

İnsan sevdiği bir şeyi kaybettiğinde anlıyor onu ne kadar çok sevdiğini..

Bizim  çocukluk evimizde her zaman kedimiz olmuştur. 

Kedi manyağı kedi aşığıydım ben küçük bir kız çocuğuyken..

 Arkadaşlarım bile beni görünce, Kedi Tülin diye çağırırdı..

8. Yaşında sarışın bir kedim var..

Tüyleri yumuşacık, piti piti bi şey...

Sevip sarmalıcam, koruyup kollayacağım diye göbeğim çatlardı...
 

Sonra annemin iş yerinden getirdiği Şiva kedimiz:))) farklı bir havası vardı bu kedinin,  yavrusu olunca ona da aynı özen ve sevgiyle  yıllarca baktık.

 Adı boncuk'tu çok akıllı zeki bir kediydi.

 Resmen bizimle oyun oynar,  yakaladığı  eşyaları  sahibine  geri getirirdi.. 

 Odamı benimle paylaşır benimle birlikte uyurdu eşek sıpası:)))

Şişman iri  tombul tüyleriyle , fıkır fıkır nefesiyle,  göbeğimin göğsümün yüzümün üstünde uyumaya bayılırdı hergele.

Tabi bir gün oda, öleceğini hissederek kendini bizden uzak tutarak kaybolup gitti..

 Kediler öleceği zaman mutlaka evden gidermiş..

 En çok benimle uyurken bana yakın olması hoşuma giderdi..

 Ayak ucumda yatar,  devamlı  başımın üstüne çöreklenirdi..

İşin aslı kedi sevdası kedi tutkusu bizde çocukluktan gelen bir şey:))))

Geçen yaz arabanın ön motorundan gelen bir sesle korkup , kaputu açtığımızda  minik bir kedi yavrusunun  oraya sıkışmış olduğunu  gördük.. 

Zor zahmet onu oradan çıkardık, fakat ; minik  kedi fazla vahşi bir şeydi..

Ele avuca sığmaz, ateş gibi gözleri vardı..


İlk gördüğüm anda adını  Pıtır koydum..

Yavruyu elimdeki  hırkanın içine sıkıştırmıştım,  artık hiçbir yere kaçamazdı benimdi  bana gelmişti bu kedicik...

 Hayatın bir hediyesiydi  bana  yavru kedicik..
 
Küçük bir kuzuydu elimde minicik  ürkek  çekimser ve de korkak...

İlk karşılaşma anımızda elimde sıkıştırmış olduğum hırkayı biraz araladığımda,  onun o güzel yemyeşil  gözleriyle karşılaştım.. 
Öylesine hırçın bir hali vardı ki ''beni neden aldın'' der gibi bakıyordu bana.
Elimde sardım iyice sıktım kaçmasın diye..

Aldığım gibi eve getirdim, bizim evin gözbebeği oldu..

Onu tavlamak namına  peşinde ne  pervane oldum,  yatak altı baza altı kanepe altı süründüm it gibi  günlerce...

 Güvenini kazanmak beni ve  evimizi sevmesini  için elimden ne gelirse yaptım.

Ben onu böyle severken üstüne böyle titrerken oda artık yavaş yavaş bize alışmış ve ailemizin yeni üyesi olmuştu.

Küçücük bir çocuk yerine koydum  onu , kimi zaman  kıyamadım  kucağımda uyuttum....

 İşten erken çıkıp  koşa koşa eve geldim,  acıkmıştır özlemiştir beklemiştir  beni diye...
 
Aşkıyla heyecanıyla kapıyı açtığım anda,  merdivenden pıt pıt inmesi  kucağıma atlaması ve sevgisini içimde hissetmem dünyalara bedeldi..

Güzel gözlü Pıtırım'dı o benim...

 Şu an yazarken bile gözlerim dolu dolu oluyor.

Yumuşacık  kulaklarının üstünden usulca yumuşakça  kendini sevdirmeyi bilmesi,   kucağıma atlayıp beni kendine  aşık ettiren dünyanın en güzel kedisiydi Pıtırım.

Ben onu hiç bir zaman  kedi gibi görmedim,  bendeki bir emanet , değerli bir hediye  gibi gördüm.
Bu yüzden adını PITIR koydum, adını seslendiğimde, naif duruşu ve güzel gözleriyle yeni doğmuş bir bebek gibi pıtır pıtır bana yürüsün diye.

İsmiyle özleşsin diye ismiyle yaşasın diye isminin hatırına daha da çok severek bağlanarak sevdim onu... 

Pıtırım elini elime uzatır, elini yanağıma koyardı. 
Belki bunlar çok hayvani içgüdüsel bir şey ama zannedersem beni annesi sanıyordu.

 Akşam ben yatağıma uzandığımda illa başucuma çıkacak, illa yatağımın içine girecek, illa ki tırmanıp göğsümde uyuyacaktı.
Beni sevdiğini ve ben evde olmadığım zamanlar beni çok özlediğini hafiften de olsa yokluğumdan dolayı  küstüğünü anlıyordum.

Kedilerin küsme, alınma, darılma, gücenme, ve kalplerinin kırıldığını çok ama çok sonradan öğrendim. 

İşe gittiğim zamanlar bazı günler evde yanlız kalmasına gönlüm elvermediği için ara sıra anneme de iyi gelir diye düşünerek Pıtır'ı anneme bırakıyordum..

Böyle bıraktığım günlerden bir gün de  annemin beni telefonla arayarak  kedimin çatıdan düşüp  öldüğünü haber vermesiyle dünya başıma yıkıldı..
.

 Pıtır çok küçük bir kediydi ,  henüz dünyayı öğrenememiş  tanıyamamıştı...

 Ben onu daha gezmelere götürecektim,  kışın ona kazak şapka  örecektim..

Ben daha ona dokunmaya kıyamazken, akşam benimle televizyon izlerken dikilen kulaklarını aşkla sevgiyle hayranlıkla izlerken, yumuşacık tüylerini severken,  bana koşup benimle oynamalarına doyamazken, o beni  acıya boğup gitti..

  Sevgimi kayıtsız şartsız  sonsuz bir şekilde vermeye hazırken  aramızdan acı bir şekilde  böylece ayrılmış oldu..

En çok içimi burkan şeyse; küçük bir ihmalkarlık sonucu onu kaybetmiş olmam.. 

Son ayrılışımızda sanki içine doğmuş gibi huzursuzlanması içimi yaralayan..

Acı çektiğim ve özlediğim ilerleyen günlerde,  hep onu rüyalarımda göreceğim anı bekliyorum..

Kediler nereye gider?

Hep kafamın içinde bu soru, belkide ölmedi, belkide yaşıyor, belki annem onu başkasına vermiştir..

Ve daha neler neler neler neler?
Sokakta gördüğüm  hiç bir kediyi sevmek istemedim uzunca bir zaman..

Ben ben değildim artık, üzgün mutsuz  kederli..

Acaba doktora gitsem mi?  diye düşündüm.

Biraz okuyup araştırınca benim gibi başka insanlarında acı çektiğini öğrendim.

Hayalen de olsa evde olduğunu düşünmek yaşadığını ölmediğine kendimi inandırmak istiyordum..

Sonunda öldüğünü 5 aylık bir süreç sonunda kabullendim. 

Yas tutmak böyle bir şeymiş kedi yası, tutanlar vardır mutlaka anlarlar halimi..

Benim hayvanlar ve kediler hakkında ki araştırmalarım incelemelerim  hala devam ediyor..

Hayvanları  yakinen inceliyorum, davranış şekillerini, uyumaları yemeleri, başka diğer canlılarla temasları ve kendi aralarında ki iletişimleri hep dikkatimde..

Kedim  ölmüştü ama,  belki adını burada yaşatabilirim diye düşündüm.

Ve bu yazıyı paylaşarak  Pıtır'ın  anısını yaşatmak istedim..


Sevgili Pıtır'ımın  Anısına ...İSTANBUL 2017


Kediler Hakkında; 
Kediler, sezgileri çok güçlü, çok duyarlı, içgüdüleriyle hareket edip, sahibini benimseyip kıskanıp, çok hassas davranan  duygulu hayvandırlar.

 Evinize bir kedi aldığınızda bakımını ve onun ruh dünyasını çok iyi tahlil etmelisiniz..

Tüm kediler mutlaka tuvalet eğitimini biliyor evi kokluyor ve kendini o evin merkezine yerleştiriyor.
Sahibini çok seviyor onu izliyor taklit ediyor takip ediyor sizle birlikte tv izliyor yanlızlığa hiç gelemiyor kediler ayrıca  eve gelen misafirleri de istemiyor sevmiyor..

Yani anlayacağınız işin özü keyfi ve kahyası  düzeni nizamı bozulsun hiç istemiyor kediler.

Siyah beyaz  kediler sahibine çok  uğurlu bereketli  gelebiliyor evinizde işinizde  bazı hareketlenmelerin evrenin göz kırpışının bol enerjinin aktığını   hissedebilirsiniz. 
Siyah beyaz cins kediler zekiler..

Kediler çok güzel iletişim kurmayı da biliyor, geçenlerde işten gelirken yolda bir  bir kedi resmen benden yemek istedi.

 Çok sevemesem de, her nerede görürsem göreyim markete girip mutlaka bir süt veya başka bir şey almaya çalışıyorum sokakta evsiz yurtsuz kedilere...

Kapımızın önünde de yavrular var, mutlaka bir parça  sokağa inip önlerine bir şeyler bırakıyorum ..

Akşam omzumda hırka elimde bir kap yemek  diyogene gibi insan değil kedi arıyorum  besleyecek:)))










Pıtır'ın eve geldiği ilk gün











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AVŞA ADASI & ERDEK & KİRAZLI MANASTIRI KEŞİFTEYİZ

YENİ YIL GAZELLEMESİ

ISLAND OF MARMARA

METAMORFOZ GÖKÇEADAM

KAMP VE DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE ARA ÖĞÜN / SMOOTHİE ÇEŞİTLERİ

Frida Kahlo'nun Renkli Dünyasında Olmak.