Ana içeriğe atla

EDİRNE DE BAHAR ŞENLİKLERİ


KAKAVA ŞENLİKLERİ 2023 

1.GÜN ANILARI 

Okurken dinleyin lütfen:)  ve harika bir youtube videomuzu da buraya bırakıyorum..   ***işte burada***

Selamlar sevgili dostlar ;

Bu gezimizde sizlere,  iki yıl arayla katılmış olduğumuz Edirne  Kakava festivalinden izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. 

Edirne'ye doğru yola çıkmak her zaman bana iyi gelmiştir. Ayçiçeği tarlaları ve ucsuz bcaksız tarlaları uzaktan görmeyi seviyorum..

Sanki dünyanın diğer ucuna gider gibi hislerim..

Şehir'den uzaklaşmanın keyfi de eklenince değmeyin keyfimize..

İstanbul'dan erken saatlerde yola çıkmış ve yol boyu kahve molaları vermiş durumdayız.

Bu lokasyon üzerinde harika kahvaltı noktaları var, hatta isterseniz yanınıza atıştırmalık yiyeceklerle birlikte kamp sandalyenizi masanızı her hangi bir tarlanın içine dahi kurabilirsiniz..

Güneş ışıl ışıl tepemizde, sakin seyran bir hava esintisi yüzümüzü yalamakta..

Sessizlik öyle güzel ki şekilden şekile giren ekilmiş bahçeleri izlemenin  güzelliği..

Tarımsal alanlar, rengarenk  toprak, çalışan traktör  sesleri ve uzaktan el sallayan işçilerin görüntüsü aklımıza kazınıyor hemen..

İstanbul Edirne arası yaklaşık 238 kilometre,  özel aracınızla İstanbul'dan Edirne'ye ortalama 2,5 saatte ulaşabilirsiniz

Aklımda hep şenliğin nasıl olacağıyla ilgili düşünceler gelip gidiyor..

Edirne'yi gezmek her zaman bana keyif vermiştir fakat; şenliğin olduğu meydanı, kalabalığı ve yanan ateşi ilk defa görmenin heyecanı var içimde..

Bunca yıl nasıl olupta gelip keşfetmemişim diye hayıflanıp duruyorum..

Nihayet yolları izleri tüm o güzel yolların sonucunda Sarayiçi'ne varmış bulunmuş olduk..

Sarayiçi'nin çevresi pek kalabalık sayılmazdı, daha doğrusu festival tarihini atlayıp finalde son güne yetişmişiz..Olsun dert değil diyerek   güreş arenasını, stadyum çevresini hızlıca gezdikten sonra meydanda iki katlı renkli  otobüste şahane kahvelerin tadına baktık hemen:)

Çocukken ne çok severdim böyle otobüsleri Taksim'de gezerken  şehri gezen turistleri içinde görmek hoşuma gider hayranlıkla izlerdim.

Otobüsün içi bir doluyor bir boşalıyor ve ben nedense  içinden hiç çıkmak istemiyorum. 

Özellikle dışarıdan görünen yazılar ve eskitme hali çok hoşuma gidiyor..

Elimden tutup beni götüren ele sıkıca yapışmışım güven ve inanç var içimde..

Söz dinleyen uysal bir melaike gibi peşinden gidiyorum..

Önce küçücük çadırımızı yemyeşil bir alana  kurarak çevreye pür dikkat kesiliyoruz..

 Sarayiçi'nin bütün yolları flama ve bayraklarla  dolup taşmış..

Sanki şehrin  üstünden  büyük bir kamyon geçmişçesine dilek ağacının rengarenk yazıları her biri bir yana dağılmış..

Burayı sevdim hem de çok sevdim, çadırımızın önünde yere serdiğimiz parlakımsı matın üzerinde güneşlenmek bile ne kadar güzel bilemezsiniz..

Şairin de dediği gibi;

''Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.

Başımda hasır şapkam rengarenk bir yazlık  tulum üzerimde hayat ne kadar da anlamlı  ve güzel bugün..

Yolun birleşik çizgisinden rüzgara doğru koşuyorum rüzgarla yarış halindeyim. 

Kah yere uzanıyorum şekilden şekillere girerek en güzek açılarda festival anıları  fotoğraflarımın devamı gelsin diliyorum.

Verdiğimi pozlardan daha fazlası gerekiyor bana uzanıyorum sıcacık betona, tersine dünyaya bakmaya çalışıyorum..

Böyle yerde bu pozlarla komik göründüğümün farkındayım ama hayat da pek ciddi bir şey değil nasıl olsa diyerek ayağımda topuklularla yola devam diyorum..

Karşımızda Adalet kulesi tüm haşmet ve heybetiyle bize göz kırpıyor, yağlı güreşlerin olduğu yerde sessiz ve donuk heykellerle yüz yüze geliyoruz..

Ne güzel şehir sadece bize ait, bir o yana bir bu yana koşturup duruyoruz sevdiceğimle..

Mutlu olmak için hiç de öyle büyük şeylere ihtiyaç yok,  anın tadın da zamanın kıyıcığında uslu bir kızçe gibi sessizce mutlu oluyorum.. işte burada :))))) bom bom bom bom:))) HEYAAA

Yeşil parkın içinde daha önceden gelen bir kaç kampçı  aileleri ve karavan grubundan  başka kimsecikler yok çevremizde..

Güneş öyle parlak ve ağaçlar öyle güzel  öyle heybetli ki  buradan hiç ayrılmak istemiyorum. 

Sanki uzun zamandır yaşamak istediğim yerde gibiyim, evim desem ev değil  ama çocukluğuma uzanan anıları  tetikleyen  bişeyler var buralarda..

Bir an acıkıyoruz ve aklımıza şehrin en meşhur yiyeceği olan tarihi Edirne ciğercisi geliyor..

Tarihi ciğerci de hem leziz yemekleri  hemde şahane tatlıları bir bir gömüyoruz..

Oh canımıza değsin:)) burada ve tabiki de burayı da unutmayın derim:)) mutlaka gidin..

Camileri geziyoruz, bin yıllık duvarlarında bembeyaz pamuk ellerimizin izini bırakarak, başımıza taze kır çiçeklerini takıyoruz..

Karanlık dehlizlerde kaybolup , ışığın beyazdan sarıya doğru kaynayıp solgunlaşması gibi biz de gecenin cıvıltısına kendimizi bırakıyoruz.

Edirne gerçekten çok güzel bir şehir, camileriyle  tarihi ve kültürel havasıyla  insanı içine içine çeken bir havası  var..

Çok yorgun ve ölesiye bir uyku yorgunluğla kendimizi çadırımıza atıyoruz..



Bu gece kamp yerimizde uykunun en fevkaladesini yaşayarak uyuyoruz..

Öyle bir yorulmuş ki bedenim gece davul patlasa duymam..

Şehri baştan başa gezmek, camilerin siluetinde  kaybolmak, sabun atölyerinde  kokulu meyveli sabunları tek tek itinayla koklamak ve tabiki de sonunda çok yorulmakta kaçınılmaz..




                              

                         

2. GÜN ANILARI 

Ertesi gün güneşle ısınan çadırlarımızdan dingin bir uyanışla sıçrayarak, tesadüfen keşfettiğimiz Tavukçu ormanını hızla adımlıyoruz..

Burası tam bir trekking alanı , doğa da yürüyüşün en güzel hali , upuzun ağaçlar cennetten bir köşe sanki..

Serinlik ve el değmemiş bakir yerleri görmenin heyecanındayız..

Kelebekler uçuşuyor her yanımızda ağaçlar ne güzel yeşilin her tonu gözlerimizde parlıyor..

Kalabalık bir grupla beraber bende bu ritüelin kollarına kendimi bırakmayı seviyorum. 

Yağmur kar farketmeden belki ıslanmayı belki de çığlık atmayı içimi sağaltmayı kendimi kaybetmeyi seviyorum.

Döktükçe  dökülen kırılan parçalarımı böyle toplamayı seviyorum belki de,

Uzun yürüyüşlerde gözlerini  kısarak kuşların sesini dinlemek, yeşil yol misali uzun yürüyüşlerde insanın kendini özellikle de iç sesini dinlemesi hem vicdanını hem merhametini yoklaması ne güzel..

Yukarı da bahsettiğim Tavukçu ormanı hemen arkasında  IV Mehmet Av köşkü var, orayı da keşfetmek için geç kalmıyoruz hatta harika bir kahvaltıyla burayı da taçlandırmış oluyoruz. 

Mis gibi bol köpüklü bir kahve söyledik kendimize yaşanası bir yer diye  geçiriyorum içimden..


                      

                   

Aman kimse duymasın aman kimse görmesin aman kimseler bilmesin nerede olduğumuzu,,

Tarihte eski bir zamana ışınlandık sanki...

Çıplak ayaklarımla  çimenlere basmanın keyfi de amanin ne de güzel..

Hemen önümüz de oturan tatliş  karı kocaya da bol bol hatıra fotoğrafları çekiyoruz sevdiceğimle..

Pek sevdiler bizi pek beğendiler ikimizin hallerini..Belki de çok yakıştırdılar bizi:)))

Kahveler içildi, hayata dair planlar da yapıldı, bir dahaki sefere buraya Madame Savon YOLDA grubumuzla gelmekte şart oldu...

YENİDEN KAKAVA YOLLARINDA  2024

1. GÜN ANILARI 

İstanbul'dan 4-5 kafadar arkadaş ve grubumuzdan bir kaç arkadaş Edirne yollarına düştük yeniden..

Bu kez festivale erkenden gidiyoruz..Hem şehri gezeceğiz hem de festivalin tadını çıkaracağız..

Her festivalde olduğu gibi bu festivalde de  biraz daha  yöresellikten çıkıp daha kurumsal işlere imzalar atılmış..

Edirne Sarayiçi mahşer gibi her yer insan kaynıyor..

Şehrin trafiği de insanı da kalabalığı da bazen yürürken zorlayabiliyor..

Aklıma geçen sene ne güzel gezdiğimiz zamanlar geliyor hemen, sessizliğin hakimiyeti..

Bu kez her şeyi ilk defa görüyormuş gibiyiz..

Hem sorumluluğumuz artmış hem de grubumuza  en güzel zamanlarını geçirtme derdindeyiz..

Yazının başında grubumuzla gelmek istediğimden bahsetmiştim..

Harika grubumuzla birlikte işte buradayız:))

Kimi çadırını kurma telaşında kimi ise bir an önce şehri keşfetme derdindeler..

Ama merak etmeyin her şey olması gerektiği gibi güzel ve harika olacak..

Bir yıldır hazırlandığımız program ve keşiflerimiz meyvelerini şimdiden vermeye başladı..

Festival alanlarında birbirinden farklı ve renkli tezgahlar kurulmuş, inanılmaz sıkı bir güvenlik önlemi sarmış her yeri..

Kadınların hamaretli ellerinden çıkmış tezgahlarda ne ararsanız var, ağırlıklı kırmızının tüm tonları elbiseler rengarenk şalvarlar çiçekten taçlar renkli mis gibi meyve sabunlar şahane..

Geçen yıl çadırlarımızı kurduğumz yerlere ve girişlere barikatlar  kurularak  bantlar çekilmiş..

Biraz öte de  nehrin  kenarına konumlandığımız kamp alanımız ve karavancılar cıvıl cıvıl  ateş başı sohbetlerle insanlar kaynaşmakta..

İçmde heyecan dorukta festivali tam zamanlı yakalmış olmanın ve hatta biraz erken gelmenin keyfi var içimde..

Misler gibi çadırımızı kurarık alanımızı belirledik afişimizi de kampın girişine astık..

Havamız cefamız yerinde gelen geçenleri büyük bir keyifle izliyoruz. 

Hafif bir çamurla karışık yerler de nem var fakat çimenin kokusu gayet güzel..

Bana eskiden katıldığım festivalleri hatırlatıyor bu kalabalık..

Elimde rüzgar gülü uçuşan yaprakları seyrediyorum..

Gözümün önünden uçup giden kaykayların sert uçarı sesleri hala kulaklarımda..

Domatesleri bir o yana bir bu yana hunharca fırlatan  kırmızılaşan ellerim gözlerimin önünden gitmiyor..

Gökyüzü gökyüzünde parlıyor ,haykırırcasına  bağırmak istiyorum  domates fırlatan hınzır gruha:))

Daha dün gibi gözümün önünde hareketlenip kımıldayan bu görüntüler ne çabuk zamana  karıştılar..

Geçmişi  hatırlamak belki çok kolay fakat geleceğe dair hiç bir fikrimiz yok..

Alma verme dengesinde aklımız fikrimiz hep bir karış havada..

Eğlencenin başlamasına dakikalar  kala her yerde rastgele oynayan halay çeken insanlar görmeniz mümkün, rengarenk kıyafetleri ile özellikle roman miniklerin dansları herkesi büyülüyor. 

Sahneden yapılan özel gösterilere eşlik edenler mi dersiniz, alan içerisinde gezen davul zurna ekiplerine eşlik edenler mi tam bir cümbüşün içindeymişcesine deliler gibi çılgınlar gibi dans edip eğleniyorsunuz..

Bu eğlenceler sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor ve herkes bu güzellikten nasipleniyor.. 

Tam meydan da kocaman büyük bir ateş yakılıyor insan gruhu kendini bu dehşetengiz meydandan  ayıramıyor..

Ateş hem bize yakın hem de uzak,  peder önünde günah çıkarmaya çalışan  ortaçağ günahkarları gibiyiz:))

 Saat 05:00 de baharı kutlama eğlenceleri tamamlanırken, herkes Sarayiçi Adalet Kulesi dibindeki köprüye akın ediyor..

Bir ara çoşkun  grubun içinde hepimiz tüm grubumuz delirircesine dans ediyoruz...

Alnımdan terler akıyor bir şarkı bitmeden diğer roman şarkısına alkış tutuyorum..

Bence tam bir hipnoz hali, ruhun çoşkun bir şekilde kendinde  geçme terapisi içindeyiz hep beraber..

Buraya sadece dans etmek   için için bile gelinir, dans et oyna gül hayat böyle çok güzel...

dinleyin ve  birde bunu dinleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız:))))

Önümde göbecik atanlar hemen arkamda halay çekenler nasıl bir mutluluk delirmesi anlatamam..

Mutluluğun resmi olmasa da fiziki neşeli hareketlerin  burda hayat bulduğu kesin..:))

İlle de roman olsun başka ne olsun olsun olsun gözüm olsun  her ne olacaksa olsun:)))

Haleley pak haleley  pak  diyerek son veriyorum festival yazıma burada sevgili dostlarım..

Her nereden beni okuyup onurlandırıyorsanız hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi ve sevgilerimi iletiyorum. 

Bir daha ki festival senesinde neler olacak belirsiz ama ben şimdiden giyeceğim elbiselerimi gözümde çanlandırabiliyorum..

Çiçekli basma elbiseler süslü tüller ve kırmızının  her tonunda belimde kuşaklar. 

Günün sonunda dans etmek eğlenmek ve mutlu olmak için festivalleri beklemeye gerek yok , hayata karşı bir duruşunuz bakışınız olsun, pozitif bir neşeniz olsun insanlığınız olsun bu yeter.

 Hepinize  bol festivalli  bol güneşli bol göbecikli günler diliyorum. :)))

Son olarak Sevgili evrene ne diyelim '' Sevgili evren iyiyiz biz güzeliz biz mutluyuz biz daha ne olsun..''

MADAME SAVON YOLDA EDİRNE 2023 -2024

tulin.ozkul4@gmail.com

İletişim: 0554 994 31 22

ŞARKILARA DEVAM

















EDİRNE DE GEZİLECEK YERLER

MİMAR SİNAN CAMİ
SELİMİYE CAMİ VE KÜLLİYESİ
SELİMİYE ARASTASI 
ESKİ CAMİİ
EDİRNE BÜYÜK SİNAGOGU
KARAAĞAÇ TRENİ
LOZAN ANITI
MERİÇ NEHRİ VE KÖPRÜSÜ 
SULTAN 2 BEYAZID SAĞLIK MÜZESİ 
SVETİ GEORGİ BULGAR KİLİSESİ 
MURADİYE CAMİİ VE MEVLEVİHANESİ 
KIRKPINAR ER MEYDANI 
IV MEHMET AV KÖŞKÜ
SARAY İÇİ TAVUK ORMANI 

ADALET KASRI KULESİ 

KAKAVA ŞENLİĞİ HAKKINDA

Türk dünyasında önemli günlerden sayılan Hızır ve İlyas peygamberlerin bir gül ağacının dibinde buluştukları inancı Hıdrellez’in, Romanlardaki yansıması Kakava, 

Şenlikler her iki gün de baharı karşılamaya yönelik özel ritüellerle başlamakta..

Herkesin dileklerini yazdığı kağıtlar Tunca nehrinin akan sularına bırakılıyor.. Sonrasında nehir kenarındaki ağaçlardan, baharın geldiğine işaret olması için evlerin kapısına asmak için minicik dallar koparılıyor.

 ''Bereketin artması, güzelliklerin paylaşılması arzusunu simgeleyen Kakava Ateşi’nin yakılması ve pilav ikramı 5 Mayıs’ta, Sarayiçi’nde yapılıyor..

AV KÖŞÜ HAKKINDA

''Osmanlı sultanlarının has bahçesi olan ve  58 hektarlık  ormanlık alana sahip olan Sarayiçi Tavuk Ormanı, Edirne’nin önemli mesire alanlarından biri,  bir rivayete göre burası eski dönemlerde binlerce tavuğun yetiştirildiği bir yer olduğu için adı Tavuk Ormanı olarak anılmış..

Avcı Mehmet olarak bilinen Padişah IV. Mehmet tarafından 1671’de yaptırılan av köşkü de bu orman içerisinde yer almakta, yürüyüş ve bisiklet kullanmak için harika bir yolu var..

 ''Ayrıca Sarayiçi Tavuk Ormanı’nda birçok şifalı bitki bulunmakta;   akyıldız, morsümbül-adasoğanı, dağ sümbülü-arapotu, akçebardak, gölsoğanı, çoban değneği, yaban soğanı, düğün çiçeği, andız, çiğdem, yılan yastığı-dana ayağı, karakafes bitkilerine rastlamak mümkün..''

Ben tek tek bunları göremedim ama meraklıları için isimlerini yazmakta fayda görüyorum. 

''Tavuk Ormanı’nın içerisine 1671 yılında ,Padişah IV. Mehmet (Avcı Mehmet) tarafından Av Köşkü yaptırılmıştır. Av Köşkü aynı zamanda Bülbül Köşkü olarak da anılmaktadır ve günümüze yalnızca küçük bir kısmı ulaşmıştır. Ve günümüze dek ulaşan kısmı Edirne Belediyesi tarafından 2002 yılında restore edilmiştir.''

Bu köşkün hemen yanında akşam eğlencesi yapılan bir restaurant mevcut rezervasyonlu çalışıyor..

Biz harika bir gece geçirdik ikinci defa gittiğimizde arkadaşlarımızla çok coşkulu ve eğlendiğimiz  bir akşam oldu bizim için..

Etkinlilere katılan tüm misafirler akşam üzeri  mutlaka burada toplanıp eğleniyorlar. 

''Bir daha ki yıl mutlaka bu çoşku dolu  töreni kaçırmayacağım '' içimden kendime söz vererek ayrılıyoruz şenlik alanından..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ISLAND OF MARMARA

  A vşa ve Marmara adası her zaman hep merak uyandırmıştır bende..  Bu bayram evde durmaya hiç niyetim yok,  çantamı kaptığım gibi  Tekirdağ yollarına düştüm bile.. Çekmeköy'den Tekirdağ'a ulaşmak hiç de öyle kolay olmadı nasıl bir trafik var anlatamam size.. Sıcak bir yandan beni boğarken  gıdım gıdım ilerleyen   bir yol içerisindeyim.. Nihayet biraz kestirme  yolları keşfedip   araçlı ada feribot da kendimi buluyorum.. Güneş pırıl pırıl sabahın esenliği seri serin yüzüme vuruyor.. Yolcuların kimisi ayakta kimisi de ''minderlerde uyumak yasaktır'' yazan tabela önünde boylu boyunca uzanıyor.   Kimi insanlarsa  bir bardak  sıcak çay içebilmek  adına  sıra bekliyor, hayat böyle  bir galeyan şeklinde gidip geliyor feribot içinde.. Kaptan ve mürettebat ortalarda yok, çay ocağı bomboş terkedilmiş gibi.. Nihayet çay demlendi ve ben kendime nefis bir tost ve çay  söyledim söylemesine ama,  ekmekte pe...

AVŞA ADASI & ERDEK & KİRAZLI MANASTIRI KEŞİFTEYİZ

  Gençliğimden beri adını sık sık duyduğum  ve  her zaman  gitmeyi çok istediğim bir yerdeyim  yani Avşa adasında...  Feribot yolculuğumuz ne kadar uzun sürmüş olsa da  dalgalar eşliğinde süzülerek geçtiğimiz manzaralar hafızalarımızdan silinmeyecek kadar güzel izler bırakıyor.. Bahar'da kapısını araladığımız Avşa adası bizi sukunet içinde karşılıyor..   Toskanayı aratmayacak güzellikte ş araplık üzüm bağları,  boylu boyunca uzanmış geniş  sahiller, el değmemiş kutsal topraklar özellikle bizim gibi bahar da gittiyseniz rengarenk çiçekler gelincikler arasında dolaşır durursunuz.  Bana göre Avşa ada'sının  en güzel sezonu bahar ayları diyebilirim.. Tertemiz denizi ve güzel sahillerinin yanı sıra, pek çok su sporu aktivitesine imkân sağlayan Avşa adası coğrafi yapısıyla da bisiklet turları ve doğa yürüyüşlerine de oldukça uygun.  Ada içerisinde bir kaç tane doğal otel, kamp yerleri ve salaş mekanlar da var.. Bence tatil belde...