YENİ EVLER - YENİ YAŞAMLAR HAKKINDA

Geçenlerde yeni bir eve taşınma telaşım vardı. 

Yeni bir ev arayışında olmak,  ev almak  ev  satmak hele ki kiraya çıkıp kiracı olmak  gerçekten zor...

Bu kaçıncı evim , kaçıncı yer yurt edinişim bilemiyorum. 

Zaten ev dediğiniz başlı başına bir macera aslında.

Yaşadığım kimi evlerde bazen  çok  yanlız hissetiğim  fakat; mutlu olabilmek adına  huzurum  kaçmasın diye mutluluğum için  çırpınıp durmuşum..   

 Çocukluk evi diye  bir şey varki; Ne anılar nede hatıralar unutulmaz... 

Eski  samimi arkadaşlarınız,  yakın  komşularınız,  sokağın hemen ucundaki  bakkal amca bile aklınızdadır hep...

Ev dediğiniz önemli tabi, insanın en büyük kalesi.

 Çocukluk evim;

İlk evimiz küçücük   ufak tefecik bir evdi:))

 Kardeşlerimle birlikte kalabalık bir ailede yaşadığım  ilk  evimiz..

Tabi öncesinde Samsun'da hayal meyal bir köy evi hatırlıyorum..

Ormanın içinde dünyanın en harika evi..

Tıpkı  ünlü yönetmen Tarkovsky'nin Ayna filminde ki ev gibi..

Upuzun ağaçlar, rüzgar, siyah üzüm ve pekmez..

Annemin tüm emeğini akıttığı bahçemiz boy boy salatalık domates biberlerimiz.

O zamanlar babamın bir traktörü vardı hatırlıyorumm..

Babaannem gece yarısı bize tereyağlı börek getirirdi..

Samsun fuarına gidişimiz simli balonlar, parlak boy aynaları daha neler..

Sonra İstanbul'a taşınma ve Srıyer'de yeni bir yaşamın içine dalma..

Bahçe içinde bir kış mevsimi tasındığımız küçük evimiz..

Bahçesinde ağaçlarına tırmandığımız ve kedileri kovaladığım sarı duvarlı minik ev..

Annemin isyan ve haykırışlarıyla bir arsa alıp içine ilk mütakil evimizi yaptığımız anlar hiç aklımdan çıkmaz..

İnşaat devam ederken şeker kabına giren karıncaları sayışım..

 Kışın sıcacık sobanın yandığı  yılbaşının  özenle  kutlandığı, tüm aile fertlerinin bir arada olduğu güzelim musmutlu yıllar.

Hayali cihana değer..

Kendi odam,  kitaplarım , posterlerim duvarlara astığım  güzel resimler, kasetçalarım..

Kitaplığımın içine yerleştirdiğim ufak tefek biblolar, mor  desenli  yastığım,   tombiş kedim,  bahçedeki dut ağacımız ve  bir yangınla  küle dönen armut ,kiraz, incir ağaçlarımız..

  Sonbahar geldiğinde yeşilden griye dönerek, önce ağaçların yapraklarını döktüğü ve kasımpatı çiçeklerinin açtığı  nadide bahçemiz:)) 
 

Hayaller hayaller ve çocukluk , ergenliğin çabuk geçtiği  yıllar.. 

İlk Ev İlk Heyecan

Evlenipte yuvadan bir kuş gibi uçup gittiğim gün bugün bile hala aklımda. 

Apar topar kolilenen gözüm gibi koruyup kolladığım  çeyizlik eşyalarım ve ben:)) Evden nasıl ayrıldığımı, nasıl koptuğumu anlayamayan  sonrasında  felaket derecede pişmanlık duyan ben..

Babama düğün salonunda sıkıca sarıldığım, annemin koynunda ağladığım ayrılmamak için ayak dirediğim saatler..

 Kiracı olarak oturduğumuz yeni gelin olarak gittiğim ilk yeni evimiz..
Ümraniye Dudullu da site içinde 5. kat..

Rüzgar estikçe evin içinde gezinen  gizemli sesler,   kuşların  balkona  yuva  yaptığı zamanlar...

 Arkadaşalrımın daha çok ziyaret ettiği   mutlu olmayı çok istediğim  ilk evimiz.. 

Ah o yıllar,   nazlı ballı böcek hallerim ve heyecanla geçen günler aylar yıllar.

İlk defa yuvadan ayrı olmak, evden uzakta yaşamak,  aileme  özlem dolu olmak,   ailecek yaptığımız kahvaltı sofralarını burnumun direği sızlayarak hatırlamak... 

Ev satın alıyoruz

Ben bu kiracılık işini , başkasının evinde yaşamı oturtma işini o zamanda sevmedim şimdi de hala sevmem.

Ev meselesi erken yaşlarda çözülmesi gereken bir şey..

  Bana göre oturduğunuz ev geniş ferah olmalı, mutfağında balkon, salonu geniş olmalı.. çevresinde yürüyüş alanı  mümkünse   küçük  de  bir bahçesi olmalı..  

Kullanım açısından  mutlaka 2+1 odası olmalı diye düşünüyorum.

 Küçük evler'in temizliği kolay gibi görünüyor fakat çabuk dağılmaya müsaitler, ne küçük nede fazla büyük olmalı..

Taşınma işi  zor gerçekten, toplanmak toparlanmak  dağıtmak, parçalamak ve sonra yeniden dağılan  parçaları bir araya getirmek.

Sonra  ki yaşadığımız  evlerde fena değildi, hep mutlu olduğumu  neşeyle keyifle taşınıp oturduğumu hatırlıyorum.

  Dünya tatlısı bir oğlum oldu sonra , onu bu güzel evlerde büyüttüm.  

 Çocuk arabası peşinde koşmayı, sütü ısıtmayı mamayı hazırlamayı  hap hup yapmayı öğrendim.. 

Bir süre maddi ve manevi kayıpların yaşandığı zamanları atlattıktan sonra, balkonu daha geniş  salonu ve mutfağı müthiş güzel olan bir eve geçtik..

 Orada çiçeklerim vardı, yeni tanıştığım  arkadaşlarım  vardı.

 Gülen bir yüzüm, şen sofralarım  gece yarılarına sarkan  sohbetlerimiz vardı.

Bildiğiniz gibi kiracı olmak zor, mecburen bir kaç ev daha değiştiriyorsunuz ister istemez..

Bu şekilde kaç ev kaç mekan değiştirdim bilmiyorum..

Kiminin bahçesi güzel kiminin balkonu derken yıllar da böylece geçip gidiyor..

Daha büyük daha güzel ev alma hayalleri hiç bitmiyor..

Ev konlarında sona doğru gelirken..

Hayatımda ilk defa yanlızlığı yaşadığım tek olmayı kendimle başbaşa kalmayı öğrendiğim yeni bir eve daha taşınıyorum. 

  Bazen koşuyorum, bazen yüzüyorum  bazen yazıyorum ...

 Bazende güneş gören yeşili cömertce içeriye alan balkonumdan dışarıyı seyrediyorum.

Bazı evler site içinde bazı evler bahçeli..

Konumu tarzı ne olursa olsn huzur ve mutluluk varsa evler  yaşamaya değer..

Site içinde her ne kadar yaşamak güzel görünse de site aidatları insanı canından bezdiriyor..

Belki prestij belki de tarzını sevdiğiniz bu evler kimi zaman da çok iğreti gelebiliyor..

Ben yönetici yok idareci yok aidatlar derken böyle bir site içinden resmen kaçarak çıktım..

Ne varsa müstakil evde var diyerek, kuyruğumu kıstığım gibi mahalle arasında huzuru bulabileceğim ev arayışına girdim. 

 Yol yol sokak sokak  gezdim, son  oturduğum evi tutabilmek için...

Boş evlerin camlarını  perde perde  gözlemledim kiralık yazısını görebilmek için...

Nihayet binbir zahmetle Çekmeköy'de tuttuğum evime,  kış mevsiminin en soğuk gününde  taşınıyorum. 

Yerleşme işini  bayağı bir ağırdan alarak geçtim bu güzel  ve yeni yepyeni  cici evime.. 

Geçtim geçmesine ama evde eşya namına sadece tek bir koltuk ve koli içinde mutfak eşyası   letgodan çok severek  aldığım  ceviz dolabım ve berjerim var.


İdare etmenin ekonomik yaşamanın,  ayağını yorganına göre uzatmanın felsefesindeyim artık ben...


Sabır, erdem nezaket ve duru bir bekleyiş var içimde..


  Salonda özenle bakıp koruduğum çiçeklerim ve kaktüslerim var..


Göktürk'teki arkadaşımın hediyesi olan  krem rengi   yumuşacık  koltuğum, duvardaki Pri Reis haritam  çok yakın bir iş arkadaşımın  hediyesi ceviz ağacından yapılmış eski vintage sandığımla  huzurluyum..


Bazen uyumakta zorlandığım, kendi iç sesime fazlasıyla kulak kabarttığım evimde  yanlızlığımda  benimle birlikte  yol almakta...


Evimin  içindeki  gölge ışık  oyunları çok hoşuma gidiyor...

  Sabah erken saatler de  duvara  yansıyan  güneş huzmeleri aklımı başımdan alıyor..

Zaman geçtikçe bu eve ve yeni hayatıma alışacağıma eminim..

Yeni dostlar  yeni arkadaşlıklar,  yeni misafirler yeni özel günler derken;  hayat dediğimiz şey de böylece geçip gidecek... 

Zaman her şeyin ilacıdır.  

Ya üfleyerek  ya da unutarak geçer bazı acılar bazı yol ayrımları..


Sevgili okuyucu bu  konular  derin mevzular..

Herkesin hikayesi kendi içinde saklı gizli..

Ben bu hikayede gökten üç elma düşsün isteniyorum..

Zaten ben en çok portakal severim:)

Kalın sağlıcakla...

Madame Savon Yolda 2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AVŞA ADASI & ERDEK & KİRAZLI MANASTIRI KEŞİFTEYİZ

YENİ YIL GAZELLEMESİ

ISLAND OF MARMARA

METAMORFOZ GÖKÇEADAM

KAMP VE DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE ARA ÖĞÜN / SMOOTHİE ÇEŞİTLERİ

Frida Kahlo'nun Renkli Dünyasında Olmak.