Madame Savon YOLDA

Kedim bir sene önce  öldü...  keşke yaşasaydı,  yaşamasını öyle çok isterdim ki size bunu anlatamam.. İnsan sevdiği bir şeyi kaybettiğinde anlıyor onu ne kadar çok sevdiğini.. Bizim  çocukluk evimizde her zaman kedimiz olmuştur.  Kedi manyağı kedi aşığıydım ben küçük bir kız çocuğuyken..  Arkadaşlarım bile beni görünce, Kedi Tülin diye çağırırdı.. 8. Yaşında sarışın bir kedim var.. Tüyleri yumuşacık, piti piti bi şey... Sevip sarmalıcam, koruyup kollayacağım diye göbeğim çatlardı...   Sonra annemin iş yerinden getirdiği Şiva kedimiz:))) farklı bir havası vardı bu kedinin,  yavrusu olunca ona da aynı özen ve sevgiyle  yıllarca baktık.  Adı boncuk'tu çok akıllı zeki bir kediydi.  Resmen bizimle oyun oynar,  yakaladığı  eşyaları  sahibine  geri getirirdi..   Odamı benimle paylaşır benimle birlikte uyurdu eşek sıpası:))) Şişman iri  tombul tüyleriyle , fıkır fıkır nefesiyle,  göbeğimin göğsümün yüzümün üstünde uyumaya bayılırdı hergele. Tabi bir gün oda, öleceğini

Dünya çapında yüzbinlerce insanı bir araya getiren,  sanat, kültür, yemek, eğlence ve daha pek çok konuyu içeren etkinliklere davetliyiz.. Festivaller eğlenceli ve renkli atmosferleriyle kültürel hafızamızda önemli bir yer tutarak bizi hayata karşı daha canlı eğlenceli ve neşeli tutmayı başarıyor.. Festival kelimesi Latince festa kelimesinden geliyor.. İlk kez 1200'lü yılların başında kullanıma girmiş ve yerleşmiştir. Festivaller genelde  doyasıya yemeklerin yendiği, çevrenin en güzel şekilde süslendiği yerler olarak geçmekte.. . Festival çeşitli söyleşiler, renkli eğlenceler, meydana kurulan tezgâhlar ve tadım faaliyetleriyle dolu dolu geçmekte.. Ayrıca katılımcıların organizasyonun bir parçası olabilmesi için çeşitli yarışmalar da düzenlenmekte.. Yerelde düzenlenen festivaller; yöreye gelen turist sayısının artmasına, yörenin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak kalkınmasına, toplumsal barışa, yöre imajının güçlendirilmesine ve yöre tanıtımına katkı sağlamak gibi birçok rolü

FİNNEGANS BAR Selamlar herkese;  Güzel bir sabah Türkiye'den yola çıktığımız Bakü / Azerbaycan yurtdışı tatilimiz'in son günlerini  yazıyorum buradan sizlere. İçimiz   biraz buruk olarak rüzgarlar şehrini, geceleri ışıl ışıl parlayan Bakü'yü,  kalbimizi ve en derin özlemlerimizi  bırakarak ayrılıyoruz bu güzel  ülkeden..  Sabah  son günümüzün şerefine   The   House  cafe'de kahvaltı yapmaya gittik,  hemde ne kahvaltı mekana bayıldık  nefis kahvaltının ahengine kendimizi bıraktık.. Daha sonra şehrin merkezinde ki  alışveriş merkezi Port Baku'yu etraflıca gezerek Starbucks'ta kahve içtik.. Şehirden ayrılmadan önce,  Zabitler parkı içindeki   bakınız  işte burada   buz parkına  gitmeye karar vermiştik.. Bu şehrin dokusunda  ayrılmak nedense hiç içimizden gelmiyor.. Devamlı yeni bir program yaparak resmen ayak sürüyoruz Bakü sokaklarında:))) Buralara kadar gelmişken çarşı pazar sokaklarını gezmeden olmaz diyoruz ve her defasında daha fazla  yeni yerler keşfe