GİRESUN KAMP NOTLARIM -YAYLALARDA KAMP KURACAKLARA TAVSİYELER


Harika bir  gezinin yazı derlemesiyle karşınızdayım. 
Doğanın uyanışı ve  baharın müjdesiyle birlikte yaylalara çıkmanın tam da zamanı diyerek bu kez bambaşka bir maceranın peşine sürükleniyoruz.
 
Baştanbaşa Doğu Karadeniz yayla turumuza hazırız artık..
Toplamda 20 günlük  gezimizde  zorlu ve çetin bir  kamp süreci bizi bekliyor.. 
Karadeniz'in birbirinden güzel yaylalarını herp  birlikte keşfedeceğiz.

Giresun, Rize, Artvin, Zilkale,  İspir, Şavşat, Kavrun ve Gito  yaylası..

Kamp konusunda her ne kadar 2-3 deneyimimiz olsada Karadeniz'de 4 mevsimin zorlu şartlarında kamp yapmak kolay olmayabilr.

Arabamız ağzına kadar eşyalarla dolu, yazlık kışlık giyecekler, mini kamp malzemelerimiz,  ve yayla soğuguna maruz kalmamak için battaniye ve yün yorganımız:)))

Karadeniz yayla turumuzun ilk rotası ve  ilk durağı göğü delen ulu ağaçları ve  yemyeşil yaylalarla bezeli Giresun şehri..

Anadolu’nun kuzeydoğusunda konumlanan şehir, yeşille mavinin buluştuğu, denize doğru uzanan bir yarımadanın üzerinde yer alıyor. 

Yarımadanın karşısında ise Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası yer alıyor.

Nefis sahil şeridinin yanı sıra göz alıcı yaylalarıyla da doğa sporları ve tatil alternatiflerine sahip olan Giresun’da,  Kümbet, Bektaş, Kulakkaya, Sisdağı, Çıkrıkkapı, Paşakonağı,  Gölyanı Obası ve Karagöl yaylasını gezeceğiz..

Derin bir vadinin üzerine sıra sıra dizilmiş minik bungalow evler , uzun çam ağaçları arasında  parıldayarak akan dereler ve  tabiat harikası kıvamında ruhları dinlendiren  görülesi izlenilesi  şelaleler inanın  görülmeye değer..

 Yeşile sarmalanmış Giresun yaylaları  inanılmaz bir güzelliği içimizde  büyütüyor..

Yapraklardan çiğ damlaları süzülürken , kıvrıla büküle uzanan yollardan Giresun  kamp  alanımıza  yürüyüş grubumuzla birlikte  ilerliyoruz..

Yol boyu neşeli sohbetler içindeyiz..

Önderimiz canımız rehberimiz devamlı yeni rotalar çiziyor,  kimisi yakın zamanda tırmandığı dağların zirvesinden bahsediyor, kimi de kamp hayatının hem güzelliğini hem de  zorluğundan bahsediyor..

Hayatımızın güncel gezi  haritası hep birlikte bu güzel insanlar arasında yeniden yazılıyor..

Gecenin en karanlık zamanı ve arabamızdan  yansıyan ışık oyunlarıyla  ulaşıyoruz  kamp alanımıza..

''Yolculuğumuzun ilk  başında,  Ünye'de  çok sevdiğimiz bir ablamızın evinde misafir olmuş  sonrasında nefis  bir sahil'de çadırlarımızı kurmuştuk..

Biraz erken uyanıp çevreyi keşfe çıktığımı hatırlıyorum. 

Gün yeni ağarıyordu, herkes uykudayken ben iyot kokulu  denizin  keyfini sürüp  sahilin  kokusunu içime çekiyordum..

Kuşlar etrafıma pervane olmuş, minik deniz  taşlarından fotoğraf kareleri yaratıyordum.

 Doğa ananın bana armağanı deniz kabuklarını toplamak ise  daha da büyük bir keyif oluyordu o anlarda..

Zaman çok çok hızla akıyor bir programdan diğer programa koşuyoruz..

Bazı anlarda ne güç kalıyor ne takatimiz ama olsun yine de  yola devam diyerek bilinmezliğin büyüsünde kayboluyoruz. 

Hem keşifçiyiz hem de keyfimizin doruklarındayız..

Doğa bizi büyüledikçe büyülüyor..

Şimdi kaldığımız yerden devam ederek 2. durağımızda ki  kamp alanımıza geldik bile..

Erafımızı çepeçevre sarmış çam ve ladin ormanlarına karışarak çevreyi inceliyoruz.

Gizemli patikalardan, dağları saran sis deryaları ve  el değmemiş orman örtüsünün arasından  gizli bir ajan gibi buraya sızmışız..:))) 

Sağımız solumuzda  yemyeşil bir doğa  bize eşlik ediyor, heyecandan yerimizde duramıyoruz.

Böylece; ilk doğal  kamp  ortamımıza  Aymaç Tabiat Parkının el değmemiş bakir ormanlık alanında başlamış oluyoruz..

Gece zifiri karanlık etrafta in cin top oynuyor.

Gece boyu çam ağacı, taze kekik ve yayla havasının billuri temiz havasını ciğerlerimize çekmişiz..

Hava biraz  soğumaya başladı hafiften üşümeye başladık gibi..

Çadırımızı kurup, yatağımızı yaptıktan sonra içerisi ılık nefesimizle birlikte hamam gibi..

Gece uykumda çakal seslerinin  ulumalarını duyuyorum.

Yırtıcı hayvanların sesleri ürpertici geliyor kulağa..

Zor bir gecenin ama deliksiz bir uykunun güzelliğinde sabaha  gözlerimizi açıyoruz. 

Dağların en zirvesinde,  çam ağaçlarının tam da altında karşımızdaki manzaranın enfes güzelliğinde kahvaltımızı yapıyoruz. 

Kamp sandalyelerimiz, kamp masamız ve küçük bir tüple herşeyi halledebiliyoruz. 

Masamızda yok yok, peynir, zeytin, yayla balı, taze domates ve biber..

Şükür ve minnettarlık içindeyiz..

Aymaç Tabiat Parkında geçirdiğimiz bu ilk gece tüm tatilimizin harika habercisi..

Bir süre daha buranın tadını çıkardıktan sonra çevrede bulunan  diğer doğa harikalarını merak ediyoruz. 

Rehberimiz yolumuzun uzun olduğundan dem vuruyor, gidilecek yollar, keşfedilecek yerler bizi bekliyor. 

Sık adımlarla kendisini takip etmekten başka çaremiz yok gibi:))

AYMAÇ TABİAT PARKI MESİRE ALANI 

Yeni rotamız milli parkın içinde olan Kuzalan şelalesi ve sodalı göller...

Ahşap yolları ve eşsiz doğasıyla öne çıkan tabiat parkının, en dikkat çeken noktalarından biri olan Kuzalan Şelalesi; yükseklerdeki beyaz travertenlerden akarak geliyor ve 4 kola ayrılarak eşsiz bir doğal güzelliği ortaya çıkarıyor.

Sık ağaçlı yapısı  ve sodalı gölleriyle , tabiat parkı  inanılmaz büyüleyici bir güzellikte..

Sodalı suların olduğu alanı yürüyerek tırmanıyoruz, yol biraz yorucu olsada gördüğümüz her birikinti her doğa harikası bizi kendine hayran bırakıyor.

Sodalı sularını  içmeye doyamıyor  eski değirmenin olduğu yerde küçük bir mola vererek kalan son suyumuzu da  burada içerek bitiriyoruz.

Yukarılara çıktıkça, nefes alışverişimiz değişiyor kalp ritmimiz hızlanıyor..

Yukarı eğimli merdivenler ne kadar rahat görünse de çıkmak oldukça zorluyor bizleri.. 

Ardımızda bıraktığımız manzara nefes kesici bir güzellikte..

Uzaktan yayılan sisi içinize alıp, dağ çiçeklerini okşayarak seviyorsunuz.. 

 Gökyüzünün ve rüzgarın haşin sesini,  saçınızda ve  yüzünüzde  hissetmek mutlulukların en güzeli..

Orman içindeki devasa ğaçlara, dev yapraklı bitkilere, kırmızıya boyanmış sodalı sulara ve bembeyaz travertenlere hayran kalarak yolumuza devam ediyoruz.

Tabiat parkından büyülenmiş bir şekilde  inişe geçiyoruz ..

Yol üstünde gördüğüm köyler ilham verici,  uzaktan bakınca  karınca boyutunda  ince uzun dolambaçlı    yollar çok güzel görünüyor.. 

Fındık bahçelerinden sesler geliyor kulağımıza..

Yol boyu gördüklerimizle selamlaşıyor, açık havada yürüyüşümüzün  keyfini çıkarıyoruz.

Mis gibi kokular, rahiyalar çiçek kokuları arasında ufak adımlarla yolumuza devam ediyoruz.

İnişimiz biraz yorucu  oluyor fakat; aklımızda Mavi göl'ün hayali var..

Yol boyu elimizde eteğimizde ki  ganinetleri yiyerek başlıyoruz inişimize;  kış armudu, dalından taze fındık, ve tatlı elma..

Doğa ana yol boyu farklı bir tılsımla bize eşlik ediyor, nihayet  Mavi Göl'e varabildik..  

Hakikatende  en büyüğü 30 metre çapında olan turkuaz renkli mavinin farklı tonlarını  gözlerimizin en derinlerine  sunan göller karşısında şaşkınlığımızı saklayamıyoruz.

Farklı bir atmosferin içindeyiz.. 

 Kireç taşları ve sodalı suyun etkisiyle turkuaz renge dönen  mavi göle hayran kalıyoruz. 

Kuzalan Şelalesi Tabiat Parkı‘nın bir diğer öne çıkan güzelliği ise Pamukkale’yi anımsatan beyaz travertenleri oluyor.

Kuzalan Şelalesi ve Mavi Göl‘ün arasındaki yokuş yolu takip ederek görebileceğiniz bu travertenler, ziyaretçiler tarafından pek bilinmese de keşfedilmeyenin peşinde olan biz doğa tutkunlarını fazlasıyla cezbediyor.

60 farklı familyaya ait 129 bitki türü ve 36 familyaya ait 105 kuş türüne de ev sahipliği yapan bu muhteşem tabiat parkının en zirve noktası; deniz seviyesinden 1800 metre yükseklikteki Dikoluk Pınarı ve Marazlı Tepesi..

Hızlıca kamp alanımıza doğru ilerlemekte fayda var, hava değişken yüzünü göstermek için acele ediyor..

Güneşli başladığımız yolculuğumuz yerini bol yağmura ve sise bırakıyor..

KUZALAN ŞELALESİ VE MAVİ GÖL 

Yeni rotamız olan   yağmur, sis ve tüm doğa harikalarının iç içe geçtiği cennet Alçakbel Piknik Alanına kampımızı atıyoruz.

Burası  temiz hava eşliğinde piknik yapmak isteyenlerin  bir numaralı tercihi...

Yorgunluk açlık ve hafif bastıran sisin etkisiyle efsunlu bu yerde yemek için hazırlıklara başlıyoruz.

Yemek üresince sohbetler devam ediyor, gün boyu nerelere gittik neler yaptık tek tek üzerinden geçiyorz.

Harika bir manzara eşliğinde yaylalarda yuvarlanmanın, devasa salıncaklarda sallanmanın keyfini sürmüşüz gün boyu..

Yol üstünde keşfettiğimiz   @gırıkbahçe restaurant'ta harika bir  kara lahana çorbası içmişiz..

Sis bir yandan bastırırken şömine başında keyif yapmışız..

Buralara gelmişken mutlaka yöresel yemeklerin tadına bakmanızı öneririm.

 Kara lahana çorbası, lahana diblesi, , pazı mücveri, , laz böreği, fasulye diblesi, pancar sarması, hamsi böreği, mısır ekmeği, fasulye turşusu, ısırgan çorbası, galdirik turşusu yörenin en çok beğenilen yemekleri..

Bana göre yöre evlerde yapılan yemeklerin lezzeti ta burdan arşa çıkar, yağından suyundan el emeğinen çok fark ediyor.

Artık akşam olmak üzere hem yorgunluk hem de açlık bizi zorlamaya başladı..

Yaylalardan köylere köylerden şehir meydanlarına doğru iniyoruz. 

Hemen karşımıza çıkan kasaptan güzel bir et alıp akşama nefis bir saç kavurma yapımına hazırlanıyoruz..

Hazır alışveriş molası verilmişken kasabın önünde oturmuş geleni geçeni izliyorum..

 Sıra sıra tezgahlarda taze tereyağ , peynir ve mantar çeşitleri satılıyor, esnaf güleryüzlü canayakın..

Fırından tazecik aldığımız ekmek ve simitle birazcık karnımızı doyuruyoruz.

Çoğu tezgahın başında kadınlar var bir nevi gurur duyuyorum yurdum insanımın  çalışkanlığıyla..

Alışverişimiz bitiyor,  ayrılmadan önce küçük bir dükkandan kovboy şapkası alıyorum.

Yol boyu bana eşlik edecek bu güzel  şapkayı başımdan hiç ama hiç  çıkarmıyorum:))

Köy yaşamı çok şey katıyor insana elinde olanlara şükrediyor rahat yaşamlarımızın kıymetini bir üst mertebeden kıymetini biliyoruz.. 

Hep beraber, saçda et kavurmazı  yapıp ,  nezih masamızı şen  kahkahalarımız  ve  topladığımız  beyaz papatyalarla taçlandırıyoruz.

Masamızın etrafında oynaşan rengarenk  ışıklar, altın bir mücevher gibi yüzümüze  yansıyor..

Sohbeti koyulaştırmak istiyoruz  fakat yağmur gittikçe bastırmakta..

Erkenden çadırlarımıza çekilme fikri ne kadar kabak tadı versede:)) yaktığımız ateşin başında son bir kahve keyfi yapmaktan bizi kimse alıkoyamaz:)))

Gece karanlık ve her yer ateş duman is kokuyor, uluma ve  yırtıcı hayvanların sesleri geceyle birlikte  birbirine karışıyor. 

Bir gece önce ki Samanyolu ve yıldızlardan eser yok..

Kamboçya ormanını andıran kamp alanımızda göz gözü görmüyor..

Çadırımızın üstüne yağan yağmur ufaktan içeri giriyor, botlarımız , sandalyelerimiz ıslanmış vaziyette:)..

Uzun bir gece uykusu sonrasında tazece canlanmış fresh bir  sabaha günaydın diyoruz. 

Güneş tanrıçamız nasıl olsa tüm yeryüzünü ısıttığı gibi bizleri de fazlasıyla ısıtıcak ..

Tabi önemli olan kalplerin ısınması gerisi hallolur nasıl olsa:)))

Mantar çeşitleri

KÜMBET YAYLASI  - KOÇKAYA TABİAT PARKI- BİRUN DAĞ EVİ 

Şehrin en önemli doğal güzelliklerinden biri olan,  gür ormanlarla  çiçeklerle bezeli atmosferiyle tertemiz bir havaya sahip  Koçkaya tabiat parkı içinde ki  Kümbet yaylasına ne söylesek az kalır bence:))..  bakınız:  Birun kümbet dağ evi   

Kümbet dağ evi hem yaz hem de kış tatili için yer arayanlara bir nimet..

Nefis manzaralı odalar, ateş başı dinlence köşeleri, misafirperfer güleryüzlü personeli ve yayla havasıyla vazgeçilmezler arasında..

 Muhteşem fotoğraf karelerine hayat verdiği Kümbet yaylasında her  yıl temmuz ayında şenlikler düzenleniyor.

Devasa şato kıvamında yayla  evleri , gözün alabildiği sisin  içinde beliren  tılsımlı vadiler muhteşem.. 

Ormanların, ahşaba yönelik  endüstriyel tasarım için kendini fazlasıyla  feda ettiği her şeyi burada  bulmak mümkün.

Kütük evler, kütük masalar, oturma yerleri  hediyelik eşyalar ve daha niceleri.. 

Biruni yaylasında kocaman salıncaklar da sallanıyoruz..

Aniden bastıran sisin güzelliğinden kendimizi alamıyorz burada, hem oteller, geziyoruz hem de sıcak bir bardak çayımzı içip yolumuza devam ediyoruz. 

KULAKKAYA YAYLASI -ALÇAKBEL ORMANİÇİ PİKNİK ALANI 

Giresun şehir merkezine 40 km uzaklıktaki Dereli ilçesinde 1700 metrelik yükseklikte yer alan Kulakkaya Yaylası; Giresun’un ve bölgenin en popüler yaylalarından biri..

Eşsiz havası ve doğasıyla öne çıkan yayla aynı zamanda çeşitli orman güllerine ve vargit çiçeklerine de ev sahipliği yapıyor. 




DERELİ KARAGÖL   - PAŞAKONAĞI YAYLASI - 

GİRESUN KRATER GÖLLERİ 

Giresun’un Dereli ilçesine 57 km uzaklıkta 2754 metrelik bir rakımda birbiri ardına sıralanan Giresun Krater Gölleri‘ne halk arasında KaragölSağrak GölüAygır Gölü ve Bağırsak Gölü gibi isimler verilmiş. 

Yaban hayatı açısından da büyük önem taşıyan göllerin çevresinde birçok hayvan çeşidi bulunuyor. 

Sunduğu manzaralarla ender görülen görüntülere sahne olan gölün çevresi doğa aktiviteleri için de oldukça uygun olduğundan oldukça rağbet görüyor..

Yaylara çıkmak için altınızda iyi bir aracın olması gerekiyor, belli bir alana kadar araçla ulaşmaya çalıştık fakat; yolların fazla yıpranmış olması  nedeniyle çoğu krater gölleri göremeden geri döndük.

Aldığımız yayla havası bize fazlasıyla yetti fakat siz buralara kadar gitmişken mutlaka bu yaylaları görün derim. 

''bu gezilerde en çok nelerden etkilendin? diye soracak olursanız tek kelimeyle krater göller derim''

Karadeniz yaylaları baştanbaşa bu göllerle çevrili, her şehrin ayrı bir yaşam  kültürü olduğu gibi yaylalarında kendilerine ait buzullarla çevrili  krater gölleri mevcut..

Bakış açınızı değiştirerek  insan olmanın erdemini keşfetmek  ve ruh dunyanızdaki gerçek kişiliğinizle yüzleşmek istediğinizde bu el değmemiş bakir rotalar sizlere çok iyi gelecektir.

Teknoloji ve gerçeküstücülükten uzak, rüyalar ülkesinin en derin en yeşil  vadilerinde kaybolarak kendinizi bulduğunuz vakit ise: geri dönmek için hazır olacaksınız..

Yaylalarda çektiğim  videoları  aşağıya bırakıyorum belki izlemek istersiniz..

Kamp başında yağmur sesi

Yayla havası

Kümbet yaylası

Keyifle okumanız ve sonunda eşsiz Giresun yaylalarını  gezi rotalarınza   eklemeniz dileğiyle..

Sevgiler herkese Tülin Özkul 

GİRESUN VLOG 1

GİRESUN VLOG 2

GİRESUN VLOG3

Eylül 2021 GİRESUN DERELİ - KÜMBET YAYLASI 

Etkinlik: CEP DER TREK  Trekking ve Yürüyüş Grubu Lideri ZEKİ ÇEPNİ 


Yerel Rehber: Mustafa Aydın 0505 3058385  Sosyal Medya  , gidosk

Giresun Oryamtiring İl Temsilcisi ve Giresun Doğa Sporları Klubu Yönetimi

GİDOSK 

UNUTMADAN!!!

Yemyeşil Giresun yaylalarına gitmeden  önce kamp için nasıl hazırlandık? yanımızda neler götürdük? neler yedik içtik? biraz bunlara değinmek istiyorum. 

Eminim uzun süreli kamp yapacaklar için bu bilgilerin bir nebze olsun faydası olacaktır diye düşünüyorum.

Mevsim devamlı değişken olduğu için hem yazlık hemde kışlık kıyafet almak gerekiyor.

Öncelik sıcak tutacak mont ve anorak yelek, belki polar bir eşofman ve sweat..

Kışlık bot, spor ayakkabı da almakta fayda var.

Belki daha fazlası da olabilir. 

Sıcak tutacak bir hırka, havanın sıcaktan soğuya doğru anlık değişimleri nedeniyle eldiven sapka..

Sırtınızı ve ayaklarınızı sıcak tutacak örgü türü çorap şal gibi şeyler de işinizi görecektir. 

Kamp için her ne kadar uyku tulumu, kışlık çadır iş görsede; bana kalırsa yaylalarda kamp kuracaksanız, aracınıza  yün battaniye kalın yün yorgan almanızda fayda var. 

Böylece ani hava değişimlerinde yaylalarda -18 soğukta olsanız da üşümez   donmazsınız..

Hava durumlarına pek aldanmayın gece gündüz ve yaylalarda sıcaklık dereceleri çok fark ediyor.

Tüp mutlaka alın yanınıza, her güne pratik bir yemek pişirme işiniz var...

Konserve olur, makarna olur, bulgur olur iyi bir tavanız varsa bol bol et tavuk ızgara yapabilirsiniz .. 

Yaylaya çıkmadan hemen önce tüm alışverişinizi yapıp her şeyinizi yanınızda bulundurun derim.. 

Ekmeği bol bol alın, kahvaltı için klasik şeyler süt  sevdiğiniz kahvaltı gevrekleri olsun yanınızda..

Biz bir ara yufka alıp yol kenarında gözleme bile  yapmıştık mesela:)))..

Tabi söylediğim tüm bu ürünler için mini bir araç buzdolabı olması lazım, ya da bu tür şeyleri  günlük alıp tüketebilirsiniz. 

Minik tencere  tava çaydanlık kap kutusu, ve ayrı bir kutu yada çanta yiyecekleri kutusu olmalı..

Yiyecek ve kahvaltılıklarınızı arabada büyük bir kutuda saklayabilirsiniz fakat; masanıza getirdiğiniz herşey minimal anlamda küçük kaplarda  olmasında fayda var..


Yorumlar

  1. Doğayla baş başa harika Bi yolculuk olmuş, yeni ortaları şimdiden bekliyoruz 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, yeni rotalar çok yakında bu sayfalarda olacak:))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AVŞA ADASI & ERDEK & KİRAZLI MANASTIRI KEŞİFTEYİZ

YENİ YIL GAZELLEMESİ

ISLAND OF MARMARA

METAMORFOZ GÖKÇEADAM

KAMP VE DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE ARA ÖĞÜN / SMOOTHİE ÇEŞİTLERİ

Frida Kahlo'nun Renkli Dünyasında Olmak.